Perşembe sabahı : 06:30 da siz değerli misafirlerimizle İzmir Havalimanında buluşuyoruz ( bizimle Kuşadasında extra transferle gelecek misafirlerimiz 04:30 de Kuşadası Egemed Polikliniği , 05:00 de Söke tren garından alınacaktır ) Sunexpress Havayolları'nın 07:45 da kalkacak olan Kayseri uçağına C.IN işlemlerimizi yaptıktan sonra uçağımıza yerleşiyoruz. Saat 09:25 de varacağımız Kayseri'de aracımızla buluşarak Kayseri şehir turumuza başlıyoruz.Erciyes Dağı’nın muhteşem manzarasının altında kurulmuş olan Kayseri, antik dönemlerden günümüze çeşitli medeniyetlerin yaşam alanı olarak seçtiği eşsiz şehirlerimizden biridir. İç Anadolu Bölgesi’nde, Orta Anadolu topraklarının tam ortasında bulunan şehrimiz modern bir çehreye, zengin bir ekonomiye sahip olsa da, tarihi mirasını her zaman korumuş, doğal güzellikleriyle ziyaretçilerine dinlendirici bir tatil için kucak açmıştır.Kayseri Cumhuriyet Meydanına gelerek eski Kayseri ve yeni Kayseri'yi içiçe geçmiş olarak gezmeye başlayacağız.I. Alaeddin Keykubat’ın eşi ve II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in annesi Mahperi Hatun tarafından inşa ettirilen Hunat Hatun Külliyesi ile başlıyoruz.1238’de yapılan külliye, taş oymaları ve heybetli görünümü ile Selçuklu mimarisinin en iyi örneklerinden.Cami , hamam ve mederese gibi bçlümlere olan kçlliyede medrese kısmında bizde kahvelerimizi içtikden sonra Gevher Nesibe Hatun Medresesi ve Şifahanesi'ne doğru yürüyoruz.Mimar Sinan Parkı içinde yer alan ve Anadolu’nun ilk Türk tıp merkezlerinden Gevher Nesibe Hatun Medresesi ve Şifahanesi üstü açık avlulu, dörder eyvanlı mimariye sahip. Medrese Selçuklu hükümdarlarından II. Kılıçarslan’ın kızı, Gevher Nesibe Sultan’ın vasiyeti üzerine, kardeşi I. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından 1205-1206 yıllarında yaptırılmış. Çifte Medrese olarak da adlandırılan yer 800 yıl önce sağlık arayanların uğradığı yermiş. Rehberimiz eşliğinde gezdikten sonra artık Kayseri Kalesinin içine giriyoruz ve pastırma , mantı vb. alışverişlerimizi yapıyoruz dileyen misafirlerimiz meşhur Kayseri mantısının , yağlamasının da tadına bakabilirler.Sebest zamanımızın ardından aracımızla buluşup Sivas'a doğru hareket ediyoruz.Cumhuriyet'in kuruluşu için ilk buluşulan, Anadolu insanının bir araya geldiği, milli mücadelenin en önemli kongrelerinden birini gerçekleştirmiş bir şehirdir Sivas...Sivas'da meşhur köftecilerinde öğle yemeğimizi aldıktan sonra ilk durağımız Ulu Cami.Anadolu’nun en eski camilerinden biridir. Anadolu’daki mimarlık tarihinde, cami iç mekân fikrinin gelişmesinde önemli bir yapıdır.Minaresi de oldukça dikkat çekmektedir. Pisa kulesi gibi eğik durmaktadır.Zamanla yıkılabileceği öne sürülen minarede sanılanın aksine fazla bir eğim yaşanmaması da dikkat çekiyor.'USTALAR BİLEREK EĞİMLİ YAPMIŞ' deniliyor.Şehir merkezine doğru ilerledikçe muhteşem eserler bizi bekliyor.Çifte Minareli Medrese..1271 yılında yapılmış ve günümüze kadar gelebilmiş tarihi bir yapıdır.Kitabesinde yazan bilgiye göre, medrese ilhanlı veziri, Sahip Şemseddin tarafından yaptırılmıştır.Günümüzde sadece görkemli bir şekilde iki minaresi kalan medresenin birde taç kapısı bulunmaktadır. Taç kapısı üzerinde bulunan süslemeleri ile bugünde yoğun ilgi görmektedir. Medresenin karşısında ise Şifaiye medresesi bulunuyor.Eski bir tıp okulu olan ve aynı zamanda bir hastane olarak kullanılan Şifaiye medresesini de ziyaret edip burada bir çey molasının ardından Mustafa Kemal Atatürk ve Heyet-i Temsiliye tarafından 2 Eylül-18 Aralık 1919 tarihleri arasında "Milli Mücadele Karargâhı"olarak kullanılan Cumhuriyet tarihimizde çok önemli ve müstesna bir yeri olan Sivas Kongre Binası Atatürk ve Etnoğrafya Müzesi'ni geziyoruz hep beraber. Fotoğraf çekimlerimizi de tamamladıktan sonra akşam yemeği ve konaklama için otelimize geçiyoruz. Sivas Buruciye otel http://www.buruciyeotel.com.tr/

Sabah otelimizde alacağımız kahvaltımızın ardından otelden ayrılıyoruz ve Sivas'ın Divriği ilçesine doğru yola çıkıyoruz. Divriği'de durağımız Divriği ULU CAMİ. Yöre, Mengücekoğulları’nın yönetimi altında olduğu dönemde Ahmet Şah ve eşi Turan Melek tarafından camisi ile birlikte 1228-1229 yıllarında yaptırılmıştır. İslam mimarisinin bu başyapıtı iki kubbeli türbeye sahip bir cami ve ona bitişik bir hastaneden oluşmaktadır. Yapılar, mimari özelliklerinin yanı sıra, sergilediği zengin Anadolu geleneksel taş işçiliği örnekleriyle UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yer almaktadır. Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası Türkiye’nin bu listeye giren ilk mimari yapısıdır.Rehberimizden cami hakkında detaylı bilgi aldıktan sonra Erzincan il sınırlarında Kemaliye ilçesinde bulunan ve bizi oluşturduğu yansımalarla hayranlık içerisinde bırakacak olan Karanlık Kanyon'a gidiyoruz. Bizi bekleyen teknemizle ( extra ) Karanlık kanyonda yapacağımız gezi sırasından İç Anadolu' ya bağlanabilmek için 18. yy da yapılmış olan ve yapımı 132 yıl süren Taş yolu da panaromik olarak görme şansımız olacaktır.Bu keyifli dakikaların ardından Kemaliye merkeze gelerek otelimize yerleşiyoruz ve alacağımız yemek molamızın ardından ORDA BİR KÖY VAR UZAKTA deyip Apçağa Köyüne gidiyoruz. Ahmet Kutsi Tecer'in babasının köyü olan ve memleketimizi özlediğimiz zaman hepimizin mırıldandığı '' Orda Bir Köy Var Uzakta '' şiirinin yazıldığı ,Munzur dağı eteklerindeki köye giderek hayranlıkla geziyoruz.150 - 200 yıllık ahşap evlerin ve dut ağaçlarının arasında yapacağımız keyifli yürüyüş esnasında bol bol fotoğraf çekimlerimizi yapıp dutlardan yedikten sonra otelimize Kemaliye'ye dönüyoruz. Akşam yemeği ve konaklama Kemaliye Bozkurt Otelde 

Sabah otelimizde alacağımız kahvaltımızın ardından Kemaliye'den ayrılıyoruz ve Kemah yolunu takip ederek Erzincan'a doğru yol alıyoruz. Erzincan 'da Terzi Baba Camisine giderek Osmanlı mimarisinden çok farklı olan ve 1991 yılında inşaatına başlanan ve 2001 yılında biten 7.000 kişi kapasiteli bir nevi uzay mekiğini de andıran camiyi gezdikten sonra Erzincan şehir içinde aracımızla yapacağımız panaromik turun ardından Girvelik şelalesine hareket ediyoruz. Yüksekliği yaklaşık 30 metre olan, üç katlı birçok koldan akan Girlevik Şelalesin de fotoğraflarımızı çekip alacağımız kısa molanın ardından Erzurum'a doğru yola devam ediyoruz.1.900 metre rakımda bulunan Erzurum'da ilk durağımız Çağ Kebap. öğle yemeğimizi meşhur çağ kebabının tadına baktıkdan sonra Yakutiye Medresesi , Ulu Cami , Üç Kümbetler , Erzurum Kongre Binası ve Aziziye Tabyaları gezilerimizin ardından Palandöken de bulunan Palan Otele hareket ediyoruz. Akşam yemeği ve konaklama Palan Otelde 

Sabah otelimizde alacağımız sabah kahvaltımızın ardından Sarıkamış'a doğru hareket ediyoruz. Sarıkamış merkezinde otobüsümüzle panaromik olarak gezerek Katerina Köşkünü gördükten sonra Sarıkamış Destanı anısına yapılan anıtın önünde rehberimizden üzücü destanı dinledikten sonra bizde dualarımızı edip Ani Ören yerine doğru devam ediyoruz.Ocaklı Köyü sınırları içinde bulunan Ani Ören Yeri, yerleşim ve savunmaya çok elverişli topografyası nedeniyle tarih öncesi dönemlerden itibaren çeşitli kültürlere ev sahipliği yapmıştır. Ortaçağ Döneminde önemli bir ticaret yolu olan İpek Yolu’nun Kafkaslardan Anadolu’ya ilk giriş noktasında kurulmuş olan kent, bu dönemde büyük bir gelişme göstererek bölgenin politik, kültürel ve ekonomik merkezi konumuna yükselmiştir. Ani, büyük oranda ayakta kalmış olan etkileyici surları, dini ve sivil mimarlık örnekleri ve şehir planlaması ile Ortaçağ kentinin bir özeti niteliğindedir. Ani’de tarih boyunca süren çok kültürlülük buradaki dini ve sivil mimarinin biçimlenmesinde de etkili olmuştur. Ateşgede Tapınağı, çeşitli plandaki kiliseler ve Selçuklu Dönemine ait cami gibi farklı dinlere ait yapıları bir arada bulunduran Ani, çok kültürlü bir yapıya sahip ticaret kenti olarak Ortaçağ Dönemi mimarlık ve şehircilik tarihi içinde de özel bir konuma sahiptir.Rehberimiz eşliğinde gezip günümüze kadar gelen yapılar hakkında bilgi aldıktan sonra Kars şehir merkezine doğru hareket ediyoruz.Kars'da Kafkas Cephesi Harp Tarihi Müzesi , Fethiye Cami , Kars Kalesi , Ruslardan kalan binalar gezeceğimiz yerlerden. Dileyen misafirlerimiz peynir ve bal alışverişlerini de yaptıkdan sonra akşam yemeği ve konaklama için otelimize yerleşiyoruz. Kars Simer Otel

Sabah otelimizde alacağımız kahvaltımızın ardından Digor , Tuzluca , Iğdır yol güzergahını takip ederek 5.137 metre yükseliğindeki Ağrı Dağı'nın izleyerek alacağımız bu keyifli yolculuk da Doğubayazıt'a ulaşıyoruz. Burada serbest zamanda alacağımız öğle yemeği molamızda dileyen misafirlerimiz alışverişlerini de yapabilirler.Serbest zamanımızın ardından yüksek bir tepe üzerine kurulmuş olan İshakpaşa Sarayına doğru hareket ediyoruz.İshak Paşa Sarayı, saraydan öte bir külliyedir. İstanbul Topkapı Sarayı'ndan sonra son devirde yapılmış sarayların en ünlüsüdür.Doğubeyazıt İlçesi'nin 5 km doğusunda, bir dağın yamacındaki tepe üzerine kurulan saray, Osmanlı İmparatorluğu'nun Lale Devri’ndeki son büyük anıt yapısıdır. 18. yy. Osmanlı mimarisinin en belirgin ve seçkin örneklerinden olduğu kadar, sanat tarihi yönünden de değeri büyüktür.Sarayın Harem Dairesi Takkapı kitabesine göre yapılış tarihi Hicri 1199, Miladî 1784'tür. Saray Osmanlı, Fars ve Selçuklu uygarlığının mimari üslubunu bünyesinde toplayan bir özellik taşır. Cildıroğullarından II. İshak Paşa ile Çolak Abdi Paşa'ca 1685'te yaptırılan saraya, 1784'te son şekil verilmiştir. Yapı yaklaşık olarak 115x50 metre ölçülerinde bir alana kurulmuştur. Kesme taştan yapılan sarayın doğu cephesindeki portali kabartma ve süslemeleriyle Selçuklu sanatının özelliklerini yansıtır.Detaylı bir şekilde sarayımızı gezdikten ve fotoğraf çekimlerimizi yaptıkdan sonra Muradiye Şelalesine doğru yola çıkıyoruz.Adını Bağdat seferine çıkan Osmanlı Padişahı IV. Murat’tan almıştır. Tendürek Dağı’ndan beslenen Bend-iMahi çayı üzerindedir. Şelalenin yüksekliği 50 metredir.Muazzam bir manzaraya sahip olan Muradiye şelalesinde alacağımız serbest zamanda çaylarımızı içip fotoğraf çekimlerimizi yapıp yorgunluğumuzu attıkdan sonra Van merkeze geliyoruz. Van Kalesi , Van kedileri , Van şehir merkezi turumuzu tamamladıktan sonra Van gölü kıyısında bulunan otelimize yerleşiyoruz. Akşam yemeği ve konaklama MERİT ŞAHMERAN OTEL de

Otelimizde alacağımız sabah kahvaltımızın ardından Akdamar adasına doğru hareket ediyoruz. Bizi bekleyen teknelerimize binerek ( extra ) Akdamar adasına doğru hareket ediyoruz. Gevaş İlçesi’nin sınırları dahilindeki Akdamar Adası'nda yer almaktadır. Adanın güneydoğusuna kurulmuş olan kilise, Kutsal Haç adına Vaspurakan Kralı I. Gagik tarafından 915-921 yılları arasında Keşiş Manuel'e yaptırılmıştır. Kilisenin kuzeydoğusundaki şapel 1296-1336 tarihlerinde; batısındaki jamaton 1763 tarihinde; güneyindeki çan kulesi 18. yüzyıl sonlarında ilave edilmiştir. Kuzeyindeki şapelin ise, tarihi bilinmemektedir. İlk yapıldığında saray kilisesi olan yapı, sonradan manastır kilisesine dönüştürülmüştür. 2007 yılında geçirmiş olduğu restorasyon sonucunda Anıt Müze olarak hizmete girmiştir.Rehberimizden bilgi alıp fotoğraf çekimlerimizi yaptıkdan sonra göl kenarındaki restauranlarda İnci Kefalinin tadına baktıkdan sonra Van gölü kenarından Bitlis Ahlat'a geliyoruz.Bitlis’in Van Gölü kıyısında, Nemrut ve Süphan dağları arasında naif ilçelerinden Ahlat, Türklerin Anadolu’ya giriş kapısıdır. Bu tarihî belde doğal güzellikleri ve bereketli ovası nedeniyle Urartulardan Osmanlılara dek pek çok devlet ve hanedana kucak açmıştır. Bu topraklar geçmişte sinesinde barındırdığı her medeniyetten izler taşır. Öyle ki burası Selçukluların “İslam’ın Kubbesi”, Osmanlıların “Ata Şehri”, Evliya Çelebi’nin ise “Oğuz Taifesi Şehri” dediği memlekettir. Meyve bahçeleriyle bezeli ufak bir yamaç üzerine kurulu Ahlat’ta bir taraftan Van Gölü’nün maviliğini seyrederken diğer taraftan da Türkiye’nin üçüncü büyük dağı Süphan’ın karlı zirvelerini izleyebilirsiniz.Derin tarihî hüviyeti Ahlat’ı bir açık hava müzesine dönüştürmüş. Eski Ahlat’ın merkezine Harabeşehir adı veriliyor. Burası başta Selçuklular olmak üzere geçmiş medeniyetlerden kalma kale, cami, köprü, hamam ve zaviye kalıntılarıyla dolu dev bir açık hava müzesi. Burada aynı zamanda dünyanın en büyük Türk-İslam açık hava mezarlığı da bulunuyor. Zamana meydan okuyan mezar taşları ve özellikle kümbet tipi mezar yapıları Ahlat’ı cazibe merkezi hâline getiriyor. Kaynaklara göre Orta Asya’dan Anadolu’ya nakledilmiş ve en güzel örneklerini Ahlat’ta vermiş kümbetlerin 100’ü aşkın örneğini görmek mümkünmüş bir zamanlar. Fakat bunlardan 15 kadarı günümüze sağlam ulaşabilmiş. Bu rakam dahi tüm Türkiye’de bulunan kümbetlerin toplamından fazlaymış. 13. – 15. yüzyıllar arasında inşa edilen Ahlat kümbetlerinden en değerlileri ise Şeyh Necmeddin, Erzen Hatun, Usta Şagirt ve Bayındır kümbetleridir. Ahlat'da hayranlıkla gezdikten sonra Tatvan'a geliyoruz ve bizi bekleyen minibüslerimiz ile buluşup ( extra ) Nemrut dağına çıkıyoruz.Nemrut Dağı ya da Nemrut Stratovolkanı, Bitlis İlinin Tatvan ilçesinde, Doğu Anadolu'da yer alan yüksek dağlardan biridir. Van Gölü'nün batısına düşer. Nemrut, uyuyan aktif bir yanardağdır ve 1441 yılında son kez lav çıkışı olmuştur. Tepesindeki kraterde Nemrut Gölü yer alır. Krater etrafında, en yüksek tepe olan Sivritepe 2935 m, Doğu Nemrut Tepesi 2625 m, güneydeki Tursuktepe 2828 m ve batıda Nemrut Dağı Tepesi 2801 m yüksekliktedir.Gün batımına yakın bir zamanda çıkarak muhteşem manzara eşliğinde değişik bitki örtüsü ve gölleri ile bizi büyüleyecek Nemrut dağında gezintimizi tamaladıktan sonra Van'daki otelimize geri dönüyoruz. Akşam yemeği ve konaklama Van Merit Şahmaran Otel'de.

Sabah otelimizde alacağımız kahvaltımızın ardından Muş - Bingöl yol güzergahını takip ederek Elazığ'a ulaşıyoruz ve '' Yukarı Şehir '' olarak adlandırılan Harput'a çıkıyoruz. Antik çağlardan günümüze uzanan bir tarih ve kültür kenti, tarihi dokusuyla bir açık hava müzesi, günümüz Elazığ şehrinin atası, Müslüman Arapların  ve Türklerin fetihlerinde her karışında şehit verilen  şehitler beldesi, sinesinde  onlarca evliyanın medfun bulunduğu evliyalar diyarı, yüzyıllarca İslam hoşgörüsüyle Türk, Kürt, Arap, Ermeni, Süryani ve  Rum kimliklerini bir arada  yaşatmış  şehir  Harput. Manası "Taş Kale" olan Harput, Şehir merkezinden 6 km kuzeydoğuda  ve şehir merkezinden yaklaşık 220 metre daha yüksekte yer alır. Korunaklı  ve savunmaya elverişli yalçın kaya blokları  üzerinde  kurulan  ve günümüzden yaklaşık 4.000 yıl öncesine uzanan tarihi bir yerleşim bölgesidir. Burada öğle yemeğimizi aldıktan sonra Harput Ulu Cami , Arap Baba Türbesi gezilerimizi tamamladıktan sonra kayısı diyarı Malatya'ya doğru devam ediyoruz. Kayısı alışverişlerimizi yaptıkdan sonra akşam yemeği ve konaklama için Ramada Altınkayısı Otele yerleşiyoruz. 

Sabah otelimizde alacağımız kahvaltı sonrası Kayseri çevre yolunu takiben Nevşehir Avanos ilçesine ulaşıyoruz. Avanos'da ilk olarak mağara restaurantlarda alacağımız öğle yemeğimizin ardından Avanos'un içinden geçen Kızılırmak kenarında alacağımız molamız sırasında kahvelerimizi iötikden sonra meşhur Avanos çömlekçilerinde çömlek yapımı hakkında bilgi aldıktan sonra bölgenin en büyük Peri Bacalarının bulunduğu Paşabağ bölgesine geçiyoruz. Burada muhteşem peribacalarının arasında fotoğraf çekimlerimizi yaptıkdan sonra biraz hayal gücümüzü kullanmak için Dervent Vadisine gidiyoruz ve peribacalarından benzetmeler yapıyoruz. Öünkü burasının diğer adı Hayal Vadisi.Ardından Ürgüp'e geçerek Asmalı Konak , Turasan Şarap fabrikası gezilerimizi de tamamlayıp otelimize yerleşiyoruz. Akşam yemeği ve konaklama Ürgüp Dinler Otel'de. Dileyen misafirlerimiz akşam yemeğinden sonra Türk gecesine katılabilirler ( extra )

Sabah otelimizde alacağımız sabah kahvaltımızın ardından Göreme'ye doğru devam ediyoruz.İlk durağımız Göreme Açık Hava Müzesi.Kapadokya’nın ilim ve düşünce üssü, binlerce yıl manastır hayatının hüküm sürdüğü en özel yerlerinden biri Göreme Açık Hava Müzesi. Vadinin hikayesi M.S. 4. Yüzyılda, İlk Hristiyanlık dönemlerinde başlamış. Kayseri Piskoposu Aziz Basil’in bölgeye gelerek öğretilerini yaymaya, öğrenci yetiştirmeye başlamasıyla manastır hayatı vadiye hakim olmuş. Göreme Örenyeri diye de anılan bölge, 13. Yüzyıla kadar eğitim, öğretim sisteminin merkezi olmayı sürdürmüş.Neredeyse her kaya bloğunun oyularak ibadet, yaşam ve öğreti alanlarına dönüştürüldüğü, her alanında kutsallığın sanatla birleştiği bu vadi 1985 yılında Unesco Dünya Mirası Listesi’ne girmiş.Rehberimiz eşliğinde gezdikten sonra Kaymaklı Yer Altı şehrine doğru devam ediyoruz.Kaymaklı'nın tarihi M.Ö. 3000 yılına kadar gidiyor. Hititler Dönemi'nde yapılmış bu şehir sekiz katlı. Roma ve Bizans dönemlerinde diğer alanların da oyulmasıyla genişletilerek yeraltı şehrine dönüştürülen Kaymaklı, tüf kayalara oyulmuş. Bir topluluğun geçici olarak yaşayabilmesi için gerekli barınma şartlarına uygun olan alanda, dar koridorlarla birbirlerine bağlanan oda ve salonlar, şarap depoları, su mahzenleri, mutfak ve erzak depoları, havalandırma bacaları, su kuyuları, kilise ve dışarıdan gelebilecek herhangi bir tehlikeyi önlemek için kapıyı içten kapatan büyük sürgü taşları yer alıyor.Heyecanla gezeceğimiz yer altı şehrinin ardından başka bir doğa harikasına doğru devam ediyoruz.Ihlara Vadisi.Vadi oluşumu asırlar önce Hasan Dağı’nın lav püskürterek volkanik bir katman oluşturmasıyla başlıyor. Gel zaman git zaman seller, rüzgarlar ve rotası vadi olan Melendiz Çayı’yla bu volkanik katman aşınmalara uğruyor. Yerin tabanı derin bir şekilde oyuluyor ve yer yer 120 metreyi bulan derinliğiyle, 14 kilometrelik uzunluğuyla kanyon görünümündeki Ihlara Vadisi oluşuyor.Bizde meşhur basamakları inerek vadi içinde Yılanlı kiliseye kadar yapacağımız yürüyüşümüzün ardından fotoğraf çekimlerimizi de yaptıkdan sonra tekrar merdivenleri çıkarak otobüsümüzle buluşuyor ve Kayseri Havalimanı'na gidiyoruz. Sunexpress Havayolları ile saat 22:15'de kalkacak uçuşumuz için checkin işlemlerimizi yaptırıyoruz. Saat 23:50'de İzmir Havalimanı'na inişimizin ardından bir dahaki KUŞADASI TOURS seyahatinde buluşmak üzere ayrılıyoruz ve bizimle ulaşım alan misafirlerimiz ile Kuşadası'na doğru dönüşe geçiyoruz.