İzmir Adnan Menderes Havalimanında , saat 09:00 da buluşuyoruz. ( Havalimanı transferini , Kuşadası veya Söke'den bizimle yapacak olan misafirlerimizi ; saat 07:30 da Kuşadası Candan Tarhan Bulvarı Yörük Fırını karşısından , saat 08:00 de de Söke tren garı Tariş Market önünden aldıktan sonra İzmir havalimanına gidiyoruz. ) Havalimanında , Van için saat 10:50 de uçuş yapacak olan Sun Expres Havayollarına ait uçağımıza C.IN işlemlerine başlıyoruz. İzmir Havalimanında C.IN işlemlerimizi yaptıkdan sonra , saat 13:00 de Van Ferit Melen Havalimanına iniş yapıyoruz. Valizlerimizi aldıktan sonra , bizi bekleyen aracımızla buluşarak Van da ilk durağımız olan Akdamar Adası ve Kilisesine gitmek için , Gevaş'a doğru ilerliyoruz. Teknemize binmeden önce , Uçan Balık Van Balığı, Van Denizi’nin tuzlu-sodalı sularında yaşayabilen tek canlı türü olan adında kefal bulunmasına rağmen, sazangillerin bir üyesi olan ve dünyada sadece bu kapalı havzada bulunan 20 cm boya ve 80-90 gram ağırlığa sahip olan İNCİ KEFALİ ( Van Balığı ) nın da tadına baktıkdan sonra , bizi bekleyen teknemize binerek Van Gölü üzerinde keyifle ilerliyerek Akdamar Adasına ulaşıyoruz. Türkiye'nin saklı güzelliklerinden bir tanesi olarak bilinen Akdamar adası kusursuz bir güzelliğe sahiptir. Akdamar adası Ahtamar adası olarak da biliniyor. Coğrafi konumu itibari ile ülkemizin doğusunda yer alan Akdamar adası 3 kilometre uzunluğa sahip olan bir adadır. Akdamar adasının adı Ermenilerden gelmektedir. Halk arasında genel kabul görmüş olan bir hikayesi de yer almaktadır. Akdamar adası zamanında burada yaşayan Ermeni baş kesişten geldiği biliniyor. Bu kesişin bir Tamara adında kızı bulunmaktadır. Tarihte Tamara'ya aşık olan bir çoban kıza ulaşmak için adaya kadar yüzmektedir. Tamara'nın da gönlü bu çobandadır. Babası da bu buluşmayı görünce "Ah Tamara" diye bağırır ve adanın ismi Ak damar olarak günümüze kadar gelmiştir. Adanın güneydoğusuna kurulmuş olan kilise, Kutsal Haç adına Vaspurakan Kralı I. Gagik tarafından 915-921 yılları arasında Keşiş Manuel'e yaptırılmıştır. Kilisenin kuzeydoğusundaki şapel 1296-1336 tarihlerinde; batısındaki jamaton 1763 tarihinde; güneyindeki çan kulesi 18. yüzyıl sonlarında ilave edilmiştir. Kuzeyindeki şapelin ise, tarihi bilinmemektedir. İlk yapıldığında saray kilisesi olan yapı, sonradan manastır kilisesine dönüştürülmüştür. 2007 yılında geçirmiş olduğu restorasyon sonucunda Anıt Müze olarak hizmete girmiştir. Keyifle gezip , fotoğraf çekimlerimizi yapıp , kahvelerimizi içtikden sonra tekrar ana karaya dönüyoruz ve Uçan Balık Van Balığı, Van Denizi’nin tuzlu-sodalı sularında yaşayabilen tek canlı türü olan adında kefal bulunmasına rağmen, sazangillerin bir üyesi olan ve dünyada sadece bu kapalı havzada bulunan 20 cm boya ve 80-90 gram ağırlığa sahip olan İNCİ KEFALİ ( Van Balığı ) nın da tadına baktıkdan sonra Van Kalesine doğru ilerliyoruz. Van kalesi M.Ö 840 yılında inşasına başlanmış ve M.Ö 825 yılında tamamlanmış bir tarihi kaledir. Van kalesi Sarduri tarafından yaptırılmıştır. Köklü bir tarihi olan kale, Urartu Krallığı döneminde yapılmıştır. Anadolu zamanında pek çok medeniyet ve krallık kurulmuştur. Urartu Krallığı'nın başkentliğini yapmıştır. Urartu Krallığı'da Van bölgesinde krallık inşa etmiş, burada kale yapmış bir medeniyettir. Urartular'ın başkenti olan Tuşpa'yı tam olarak görmesi için inşa edildiği düşünülmektedir. Osmanlı imparatorluğu döneminde Van kalesi yalnızca askeri amaçlar için kullanılmıştır. Tarihte pek çok savaşa şahitlik etmiş olan Van kalesi pek çok kez tahribata uğramıştır. Günümüzde ise bu savaş kalıntılarına kalede rastlamak mümkündür. Kaleyi gezdikten sonra , Van Müzesine geçiyoruz. Paleolitik, Neolitik, Kalkolitik, Urartu, Pers, Roma, Bizans, İslami, Selçuklu, Türk-İslam, Osmanlı dönemlerine ait eserlerin, kronolojik sırayla sergilendiği bölümler, ile bir tarih yolculuğuna çıkacağız. Keyifle gezeceğimiz müzenin ardından Van kedilerini görmeye gidiyoruz. Bu arada dileyen misafirlerimizde , muhteşem Urartu takılarından alabilirler. Akşam yemeğimiz ve konaklamamız Van Ramada By Wyndham Otelde
Yorumlar